Quotes
.png)
Learn Turkish with Quotations
-mekten / -maktan
"Hep seni düşünmekten kimsenin yüzüne bakmadım."
I haven't looked at anyone's face because I've been thinking of you all the time.
Yalnız Seni Arıyorum - Orhan Veli
Örnekler (Examples)
"...düşünmekten... : ...because of thinking..."
1- Ders çalışmaktan uyuyamadım. : I couldn't sleep because of studying.
2- Yemek pişirmekten ev işlerine zaman bulamadım. : I couldn't find time for household chores due to cooking.
3- Şarkı söylemekten boğazım ağrıdı. : My throat got sore from singing.
4- Film izlemekten kitap okuyamadım. : I couldn't read a book due to watching a movie.
5- Yürümekten ayaklarım ağrıdı. : My feet hurt from walking.
"-dan yapılmak"
"Ne zaman öğreneceksiniz bilmiyorum, evlerin eşyalardan yapılmadığını."
I don't know when you will learn that houses are not made from belongings.
Yaşıyoruz Sessizce - Şükrü Erbaş
Örnekler (Examples)
"...eşyalardan yapılmak" : to be made of belongings.
1- Bu masa ahşaptan yapıldı. : This table is made of wood.
2- Pasta un, yumurta ve şekerden yapıldı. : The cake was made of flour, eggs, and sugar.
3- Mobilyalar genellikle ahşaptan yapılır. : Furniture is usually made of wood.
4-O oyuncak, geri dönüşümlü malzemelerden yapılmış gibi görünüyor. : That toy looks like it's made of recycled materials.
5- Bu kapı tamamen demirden yapılmış. : This door is entirely made of iron.
Ne çabuk
"İnsanın içinde ne kadar başka başka insanlar var. Ne çabuk değişiyor insan."
There are so many different people inside a person. How quickly a person changes.
Yalnızız - Peyami Safa
Örnekler (Examples)
"Ne çabuk... : How quickly...
1- Bu yıl ne çabuk sona erdi. : How quickly this year came to an end.
2- Yeni dilleri ne çabuk öğreniyor, bu çok etkileyici! : How quickly she learns new languages, it's impressive.
3- Yeni işime ne çabuk alıştım, zaman nasıl geçti anlamadım. : How quickly I adapted to my new job, I didn't realize how time passed.
4- Olaylar ne çabuk gelişti, hala şaşkınım. : How quickly things unfolded, I'm still amazed.
5- Ödevini ne çabuk bitirdin, aferin! : How quickly you finished your homework, well done!
-e ilişkin / -e dair
"İçinde her şeyin yolunda gittiğine ilişkin bir inanç vardı."
There was a belief regarding everything going well.
Kara Kitap - Orhan Pamuk
Örnekler (Examples)
"... yolunda gittiğine ilişkin" :... regarding everything going well.
1- Bu konuya ilişkin daha fazla bilgiye ihtiyacımız var. : We need more information related to this issue.
2- Hafta sonuna dair planlarımız hakkında konuştuk : We talked about our plans regarding the weekend.
3- Bu kitap, tarihe ilişkin ilginç bilgiler içeriyor. : This book contains interesting information related to history.
4- Yeni dergi, sanata ilişkin ilham verici makalelerle dolu. : The new magazine is filled with inspiring articles related to art.
5- Yeni bir dil öğrenmeye dair birkaç ipucu alabilir miyim? : Could I get some tips regarding learning a new language?
-ince/ınca suffix
"İnsanlar kendi rezaletlerini başkalarında görünce ne çabuk iğreniyorlardı!"
How quickly people are disgusted when they see their own disgrace in others!
Üç İstanbul - Mithat Cemal Kuntay
Örnekler (Examples)
"İnsanlar... görünce" : When people see...
1- Eve gidince beni ara. : Call me when you get home.
2- Yemek hazır olunca masaya oturalım. : Let's sit at the table when the meal is ready.
3- Telefonun şarj olunca, beni arar mısın? : When your phone is charged, could you call me?
4- Seni o otobüste görünce çok şaşırdım. : I was surprised when I saw you on that bus.
5- Sana kızınca beş dakika sonra pişman oluyorum. : When I get mad at you, I regret it five minutes later.
Use of the word "bari (at least)"
"Az yaşıyoruz, az görüyoruz, az biliyoruz; bari hayal edelim."
We live but for a short time, we see but very little, and we know almost nothing; so, at least, let's do some dreaming.
Kara Kitap - Orhan Pamuk
Örnekler (Examples)
"... bari hayal edelim. : at least, let's do some dreaming.
1- Bari ona bir telefon et, durumu açıkla. : At least give him a phone call, explain the situation.
2- Bugün bari biraz dinlen, çok yoruldun. : Just take a break for today, at least for a little while; you're so tired.
3- Okula gitmedin bari ders çalış. : You didn't go to school, at least study.
4- Beni aramıyorsun bari mesaj at. : You're not calling me, at least text me.
5- Bu yıl yurtdışına çıkamıyoruz bari şehir dışında bir yere gidelim. : We can't go abroad this year, let's at least go to another city.
-dık/dik suffix
"Sanki ömrümde gördüğüm, duyduğum, okuduğum, düşündüğüm ne kadar güzel şey varsa hepsi bir yere toplanmış, sonra da bir insan çehresi olup karşına gelmişti."
It was as if all the beautiful things I had seen, heard, read and thought about in my life were gathered in one place, and then they became a human face and appeared in front of you.
Vatan Yahut Silistre - Namık Kemal
Örnekler (Examples)