top of page

We had a chat in Turkish! - 1 - Let's learn some words and expressions in Turkish!



TRANSCRIPTION OF THE EPISODE


Herkese merhaba!


Today, I want to have a more casual conversation with you. When we talk about our ideas with someone in daily life, what kind of expressions do we use, what tone and intonation do we adopt, and what unique reactions do we sometimes give that might not exist in other languages? So, we’ll learn about them in this episode. There will be some questions and I’ll give answers to these questions. And the most fun part of this episode is that I want you to answer these questions too. Let's start!


C: Merhaba, bugün senin için ilginç sorular hazırladım! Hazırsan başlayalım.


E: Heyecanlandım şimdi! Tamam, hazırım, hadi başlayalım!


C: Tamam, ilk sorum şu: Şu an tam olarak nerede olmak isterdin?


E: Hmm… Bu benim için gerçekten ilginç bir soru çünkü bazen bu soruyu ben de kendime soruyorum… Yani, bi düşüneyim, şu an nerede olmak isterim... Sanırım İstanbul’da. Üsküdar’da çok sevdiğim bir kafe vardı, Abbara kafe, sanırım şu anda orada olmayı çok isterdim. 


C: Hmm, O kafeyi daha önce duymamıştım. Sahile yakın mı?


E: Evet evet, sahile yakın bir yer, yürüyerek beş veya yedi dakika falan uzaklıkta. 


C: Aa çok yakınmış. Peki o kafeyi neden seviyorsun ve eğer bugün orada olsaydın ne yapmak isterdin?


E: Orası ilginç bir yer. Ya bildiğin gibi Üsküdar sahilde ağaçlık alanlar çok fazla yok, hatta neredeyse hiç yok. Bir kafeye gittiğinde sadece duvarları ve diğer insanları görüyorsun. Ama o kafede bir şekilde bahçedeki ağaçları ve bitkileri korumuşlar. Yani Üsküdar’ın en kalabalık bölgesinden geçiyorsun, kafeye giriyorsun ve sanki bambaşka bir dünya karşına çıkıyor. O kadar kalabalık bir semtte böylesine sakin bir yer bana nedense çok iyi hissettiriyordu. Bu yüzden orayı çok seviyorum. İkinci soruna gelirsek, muhtemelen orada arkadaşımla birlikte kitap okumayı ve o kitap hakkında biraz kafa yormayı isterdim. Sanırım hayatımda bundan daha çok keyif aldığım çok az an oldu! 


C: Çok ilginç! Bundan bu kadar keyif aldığını bilmiyordum! Sana katılıyorum. Böyle sakin ortamlarda yapılacak en güzel aktivitelerden biri sanırım kitap okumak ya da sevdiğin bir arkadaşınla muhabbet etmek olmalı. O zaman bununla bağlantılı ikinci sorumu sorayım. Ama ondan önce sormak istediğim bir şey var. “Kafa yormak” fiilini bize açıklar mısın?


E: Aa tabi. Bir şeye kafa yormak onu çok yoğun, derinlemesine düşünmek demek. Mesela bir sorunu çözmek için çok yoğun düşündüğünde, o soruna kafa yoruyorsun demektir. 


C: Harika! Bu deyimi seviyorum. :) Öyleyse ikinci soruma geçeyim. Bu aktiviteyi  yapmak için arkadaşlarınla ne sıklıkta görüşüyorsun? Kitap okumak ve sohbet etmek yani. 


E: Hmm… Bu soruya “her gün ya da her hafta” gibi cevaplar vermek isterdim ama ne yazık ki bu en sevdiğim aktiviteyi, İstanbul’dan taşındığımdan beri yapmıyorum. Yani yaklaşık 3 yıldır diyebilirim. 


C: Sevdiğin bir aktivite için oldukça uzun bir ara bu! Peki neden bu aktiviteyi yapmayı bıraktın ya da yapmaya ara verdin?


E: Çünkü arkadaş ortamım dağıldı. Yani İstanbul’dayken gerçekten kafa dengi arkadaşlarım vardı ve problemlerimiz, isteklerimiz, zevklerimiz hemen hemen aynıydı. Şimdi hayatım bir şekilde değişti ve tekrar aynı arkadaşlarla bir arada olamam. Bu yüzden o dönemler sadece güzel bir anı olarak kaldı. :) 


C: Hmmm.. İşte bunu duyduğuma üzüldüm. Çünkü kafa dengi arkadaşlar bulmanın ne kadar zor olduğunu tahmin edebiliyorum. Bu arada, “kafa dengi” ifadesini biraz açıklar mısın?


E: Elbette! Bu aslında benim çok sevdiğim bir kelime. Kafa dengi; anlaşabildiğimiz, iyi zaman geçirebildiğimiz insanlar için kullandığımız bir ifade. Mesela o çok kafa dengi birisi ya da kafa dengi bir arkadaş bulmak kolay değil gibi. 


C: Teşekkürler! Bu arada ben de bu ifadeyi çok seviyorum. Sana son sorumu sormak istiyorum. Senin için kafa dengi bir arkadaş nasıl olmalı?


E: Son soru zor soru oldu. :) Elbette bunun için elimde bir liste yok. Ama genel olarak şunları söyleyebilirim: ilk olarak bencil olmamalı. Bence insanı en çok yoran şeylerden biri, diğer insanların bencillikleri. Çünkü bencil insan karşısında sürekli kendini feda edersin ve bu arkadaşlıktan çok köleliğe dönüşür. İkinci olarak ise saygılı olmalı. Ne kadar akıllı, güzel görünüşlü veya başarılı olursa olsun, bir insan saygılı olmadığında çok çirkin görünüyor. Saygılı olmak sadece insan ilişkilerinde değil, tüm canlılarla ilişkilerimizde önemli aslında. 

Ve son olarak, bana göre, sorgulayan ve merak eden biri olmalı. Eğer bir insan merak etmezse, sorgulamazsa, kendini geliştirmeye ihtiyaç duymaz. Bu da bana göre “daha yaşarken ölmek” demek :) Biraz ağır bir ifade oldu sanırım. Tamam, şöyle diyelim, merak etmeyen insan ilginçliğini de kaybeder. Bu da sıkıcı bir hayata sebep olabilir. :) İşte böyle. Listeye uyanları beklerim. :)


C: Tamam ben geliyorum öyleyse. :) Öncelikle bu detaylı açıklaman için teşekkür ederim. Bu kriterler aslında her insanda bulunmalı. Ama tabi bu bir rüya olurdu sanırım. Belki de olmazdı, bilmiyorum. Fakat sana katılıyorum. Bu arada “feda etmek” diye bir ifade kullandın. Bunu biraz açıklar mısın?


E: Elbette. Yine Türkçe’de çok sevdiğim ifadelerden birisi. Feda etmek, bir amaç veya bir kişi için bir şeyden vazgeçmek, onu kaybetmek demek. Mesela Türkçe’de hep söyleriz; “Vatan için canımızı feda ederiz.” Yani vatan için, ülken için, canından bile vazgeçebilirsin. Onu vatana feda edersin. 


C: Harika bir örnek! Doğru, askerde sık sık “vatan sana canım feda” diye bağırarak yürürdük. Herhalde “feda etmek” ifadesi en çok “vatan” kelimesine yakışıyor. :) Sorulara verdiğin cevaplar için çok teşekkür ederim! Başka sorularda görüşmek üzere!


E: Ben de bu ilginç sorular için teşekkür ederim! Görüşmek üzere!


In this episode we answered some questions and talked about some statements. Now it is your turn! What are your answers to these questions? Feel free to share them with us! Hoşça kalın! :)

Support Yumuşak G and get word analysesquestions and answers for all podcast episodes.

bottom of page